08 Aralık 2008

Dünya Enerji Piyasalarında Rusya'nın Konumu

Rusya ve Enerji Rezervlerin Oranı

Dünyada olan en büyük enerji kaynakların potansiyeli Rusya topraklarında bulunmaktadır. Dünya nüfusunda %3 gibi pay alan Rusya, global petrol rezervlerin %13’üne ve doğal gaz rezervlerin %34’üne sahiptir.
Dünya enerji üretiminde Rusya üretimi %12 pay almaktadır. Bugün Rusya ekonomisinde enerji sektörü en önemli, en dinamik ve en hızlı gelişen sektör konumundadır. İç üretimin ¼ payını alırken, sanayi üretimin 1/3, GSMH, ihracat, ithalat ve döviz gelirlerin ½ almaktadır.
Bu rakamlar her zaman uzmanlar için kritik temeli olmuştur. Günümüzde Rus Ekonomisi petrol, doğalgaz ve madenlere bağımlıdır ve büyüme ağırlıklı olarak bu sektörlerde gelişmektedir. Petrol ve doğalgaz ihracatına olan bağımlılık nedeniyle dünya piyasalarındaki değişmeler ve dalgalanmalar Rus ekonomisini oldukça etkilemektedir. Uluslararası piyasalarda petrolün ve doğalgazın fiyatı yükseldikçe ekonomideki büyüme hızlanmakta, fiyat düşüşlerinde ise ekonomi küçülmekte ve daralmaktadır. Rusya sahip olduğu doğal kaynaklar açısından dünya enerji piyasasının önemli ülkelerinden biri durumundadır. Dünyanın en büyük doğalgaz rezervine sahip olan bu ülke kömür bakımından dünyada üçüncü, petrolde ise ilk onda yer almaktadır.
Bununla bağlantılı olarak Rusya enerji sektörüne iki görev düşmektedir. Birincisi: enerji sektörün gelişme ve büyüme sağlaması. İkincisi: enerji sektörünün potansiyelini Rusya ekonomisi için verimli kullanılmasıdır.

Rusya’nın Yeni Enerji Politikaları
Rusya eskiden beri büyük enerji kaynaklarına sahip bir ülke olarak tanınsa da enerji alanındaki hâkimiyetinin ancak son dönemde başladığını söylemek mümkün. Rusya’nın özellikle gaz ve petrol ihracatını dış politikada bir araç olarak kullanmaya başlaması ve dünyada enerji ihtiyacının her geçen gün artması, bu hâkimiyetin ilk belirtileri oldu.
Ukrayna’daki renkli devrimin ardından Rusya ile bu ülke arasında yaşanan enerji krizinden sonra, enerji kaynaklarında yaklaşık yüzde 50 oranında Rusya’ya bağımlı olmalarının yarattığı tehlikeyi dikkate alan AB ülkeleri ise Rusya’ya alternatif arayışlara yöneldiler. AB ülkelerinin arayışları, henüz somut sonuçlar vermiş değil.
Orta Asya’daki enerji kaynaklarının Rusya’ya bağlanması, başta Norveç olmak üzere Kuzey Avrupa’da enerji kaynaklarının tükenmesi, İran’ın Batı ile sorunlar yaşaması, Orta Doğu’nun istikrardan uzak olması sadece Avrupa ülkelerini değil, ABD ile Asya-Pasifik ülkelerini de alternatifsiz bırakıyor. Nitekim Almanya ve İtalya gibi AB’nin ileri gelen ülkeleri, enerji alanında Rusya ile işbirliğine giderken, Çin ile Japonya da Rus enerji kaynakları için kendi aralarında mücadele veriyor.
Rusya ise, son dönemde geliştirdiği yeni projelerle, kendisine hâlihazırda bağımlı olan ülkelerin bağımlılık düzeylerini artırma çabasını sürdürüyor. Bu projelerin başında Kuzey Boru Hattı (Rusya ile Almanya’yı Baltık Denizi altından bağlayacak), Güney Akım (Rus gazını Bulgaristan, Yunanistan, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerine ulaştıracak) ve Çin’e Rus gazını ulaştıracak iki ayrı boru hattı projesi geliyor. Moskova bir taraftan da, birçok ülkenin enerji altyapı şebekelerini ve enerji şirketlerinin hisselerini satın alıyor, birçok ülkede yer altı depoları inşa ediyor ve Güney Asya ile Güney Amerika’da da boru hattı inşaat projelerinde boy gösteriyor.
Rus enerji devi Gazprom’un son zamanlarda, Kazakistan ve Türkmenistan’dan sonra Azerbaycan, İran ve Afrika ülkelerinin doğalgazını satın almak ve böylece Batı’nın Rusya’ya alternatif bulma arayışlarını sonuçsuz bırakmak için atağa geçtiği görülüyor. Temmuz ayının başlarında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev’in Azerbaycan ziyareti sırasında Rus yetkililer, Azerbaycan’a ilginç bir teklifte bulundular ve Azeri gazına Avrupa’nın verdiği fiyatı ödemeye hazır olduklarını bildirdiler. Azerbaycan, teklifle ilgili kesin bir cevap vermese de, Moskova’nın teklifinin Azerbaycan için kârlı olduğunu belirtmek gerekiyor. Zira teklif kabul edildiği takdirde Azeri gazının Avrupa’ya ulaştırılması için mevcut boru hatları kullanılacak ve Azerbaycan yeni yatırımlar yapmadan gazını aynı fiyattan Avrupa’ya ihraç etme şansına sahip olacak.
Diğer taraftan Moskova, Batılı şirketlerin İran’dan çekilmelerinden sonra, İran’da oluşan boşluğu da doldurmaya çalışıyor. Azerbaycan’dan sonra İran’ı da ziyaret eden Gazprom Başkanı Aleksey Miller’in İranlı yetkililerle, Güney Pars yatağının Rusya tarafından işletilmesi ve Gazprom’un İran-Pakistan-Hindistan Doğalgaz Boru Hattı’na katılması konusunda görüş birliğine vardığı biliniyor. İki ülke ayrıca, Şimal Azedegâh yatağında birlikte üretim yapma konusunda mutabakata vardılar.
Gazprom’un dikkatlerini çevirdiği bir başka bölge ise Afrika. Nitekim, Avrupa pazarında daha önceleri rakip olan Rusya ile Cezayir’in, son dönemde enerji alanında işbirliğine doğru ilerledikleri görülüyor. Gazprom ile Cezayir şirketi Sonatrach, Avrupa’daki faaliyetlerini koordine etme konusunda anlaşmaya vardılar ve Gazprom, Trans-sahara (Nijerya-Cezayir- Nijer-Avrupa ülkeleri) boru hattının inşasına katılmak istediğini belirtmiş bulunuyor. 2015 yılında faaliyete geçmesi planlanan bu boru hattıyla yılda 30 milyar metreküp Afrika gazının Avrupa’ya ulaştırılması bekleniyor.
Cezayir’in yanı sıra Libya’nın da Rusya ile enerji alanında işbirliğine hazır olduğu görülüyor. Temmuz ayının ortalarında Libyalı yetkililer, Gazprom yöneticilerinden, Libya’yı Avrupa ülkeleriyle bağlayacak yeni bir boru hattı inşa etmelerini ve Libya gaz ve petrollerini Rusya’nın pazarlamasını istediler. Boru hattının inşası konusunun bundan sonraki görüşmelerde gündeme gelmesi beklenirken, Gazprom yetkililerine göre, yıl sonuna kadar Rusya, Libya gazını satın almaya başlayacak.
Gazprom’un Cezayir ile faaliyetlerini koordine etmesi ve Nijerya ile Libya gazının akışını kontrol altına alması, Afrika gazına bağlı Avrupa’nın güney kısımlarını tamamen kendine bağlayacağı anlamına geliyor. Bugüne kadar Libya gazı, Avrupa ülkeleri için büyük Zengin enerji kaynaklarına sahip ülkelerin genellikle işletme ve pazarlama imkânlarının sınırlı olması, Rusya’nın bir diğer avantajı. Bütün bunlardan fazlasıyla istifade eden Moskova, yürüttüğü akıllı enerji politikası sayesinde sadece enerji alanında değil, siyasi alanda da küresel politikalarda söz sahibi olma yolunda ilerliyor. Önem arz etmese de, artan enerji ihtiyacı ve Libya’ya uygulanan ambargonun 2003’te kaldırılmasıyla birlikte, Libya gazının öneminin de yakın gelecekte Avrupa ülkeleri için artacağını tahmin etmek mümkün.
Gazprom; Kafkaslar, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika, yani gaz ve petrol yataklarının bulunduğu ve Rusya’ya alternatif olabilecek bütün bölgelerde enerji kaynaklarını ve boru hatlarını kendine bağlama çabasında. Gazprom’un Güney Asya ve Güney Amerika’da da benzer politikalar izlediği göz önünde bulundurulduğunda Rusya’nın sadece Avrasya coğrafyasında değil, bütün dünyada enerji alanında söz sahibi olmak istediği ortaya çıkıyor.
Bu yayılmacılığa karşı çıkan Batı, Rusya’nın politikasının gaz alanında da OPEC benzeri bir örgütün ortaya çıkmasına yol açmasından ve bu örgütte iplerin tamamının Moskova’nın eline geçmesinden endişe duyuyor. Bu endişeler yersiz olmamakla birlikte, Batı, Moskova’nın yayılmacılığını engelleme gücüne sahip değil. AB ülkelerinin ortak bir enerji politikası olmaması, özellikle “Eski Avrupa” ülkelerinin daha önceleri Rusya’yı by-pass ederek Orta Asya ve Orta Doğu gazını Avrupa’ya ulaştıracak Nabucco Projesi’nden çekilerek Rusya’nın ortaya attığı Güney Akım Projesi’ne katılmaları Moskova’yı rahatlatıyor. Avrupa’nın Rusya’ya bağlılığını azaltmasını isteyen ABD’nin kendisinin de Rusya’dan özellikle sıkıştırılmış gaz ithal etmesi Rusya’nın üzerinde baskı kurulmasını zorlaştırıyor. Ayrıca, zengin enerji kaynaklarına sahip ülkelerin genellikle işletme ve pazarlama imkânları son derece sınırlı durumdaki gelişmekte olan ülkeler olmaları, Rusya’nın bir diğer avantajı. Bütün bunlardan fazlasıyla istifade eden Moskova, yürüttüğü akıllı enerji politikası sayesinde sadece enerji alanında değil, siyasi alanda da küresel politikalarda söz sahibi olma yolunda ilerliyor.
(ASAM)

Rusya’nın BTC ile olan enerji alanında ilişkileri ve politikaları

Rusya için işbirliği ve ticari ilişkilerinde en önemli olan ülkeler -BDT ülkeleridir. RF Başkanı D.Medvedev’in belirttiğine göre, Rusya BDT ülkelerine olan dış politika yönü değişmeyecektir.

Azerbaycan kendi stratejik ve jeopolitik konumu ile, zengin petrol ve doğal gaz kaynakları ile bölge içinde güvenlik ve sürdürülebilir kalkınma için önemli rol oynamaktadır. Dışarıdan Azerbaycan’a yoğun ilgi karşısında Rusya kendi ekonomik ve güvenlik çıkarları korumak için tartışmasız Rus-Azerbaycan ilişkileri geliştirmek ve sağlama almak isteyecektir. Son dönemde imzalanan birçok yeni iki taraflı anlaşmalar barış ve stratejik işbirliğine yöneliktir. Azerbaycan Başkanı İlham Aliyev’in sözlerine göre son dönemde Rusya ve Azerbaycan arasında ilişkilerin yoğunlaştırma süreci yaşanmaktadır.

Türkmenistan son yıllarda ülkenin ekonomik gelişimini sağlamak için kendi zengin doğal gaz kaynakları ile dünya ticaretine açılmaya çalışıyor. Dünya enerji sektöründe yabancı işbirlikleri oluşturma arayışı sürecinde Türkmenistan karşısına en yakın ve en büyük komşu ülkelerinden olan Rusya çıkıyor. 2025 yılına kadar Türmenistan doğal gazını Rusya’ya satacak. İki başkan da ülkelerin barış, terörle mücadele ve bölgesel güvenliği için işbirliğine önem verdikleri belirttiler.

Kazakistan ve Rusya son yıllarda bölgesel güvenlik ve enerji alanlarında sürdürdükleri yoğun işbirliği, BDT ülkelerin entegrasyon sürecinin gelişimini de olumlu etkilemektedir.

BDT ülkeleriyle iyi ilişkileri geliştirmek için RF gerçekleştiği çeşitli girişimler Rusya Hükümetinin BDT’ye verdikleri önemi yansıtmaktadır.

Son dönemde gerçekleşen kriz ortamında ise Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Bağımsız Devletler Topluluğu'na (BDT) üye ülkelere, dünyadaki mali krize karşı birlikte hareket etme çağrısında bulundu. Medvedev, Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te, Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev ile düzenlediği toplantıda, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin dünyadaki mali krize karşı önemli kararlar aldıklarını hatırlatarak, BDT ülkelerinin de, mali krizden etkilenmek istemiyorlarsa mutlaka birlikte hareket etmek zorunda olduklarını söyledi.

Rusya’nın Türkiye ile enerji alanında ilişkileri ve politikaları

Rusya'nın son dönemde ortaya attığı projelerin neredeyse hepsi, Türkiye'de “Türkiye karşıtı” projeler şeklinde değerlendirildi ve “Türkiye yine by-pass edildi” şeklinde yorumlandı. Hâlbuki Ruslar, Türkiye ile aynen ticaret, turizm ve diğer alanlarda olduğu gibi enerji alanında da işbirliğine hazırdılar. Ancak bir taraftan Türkiye'nin Rusya'ya doğal gaz konusunda yüzde 65 oranında bağımlı olması ve bu bağımlılığın tepkilere yol açması, diğer taraftan ise AB ve ABD'nin Türkiye'ye Rusya ile işbirliği yapmaması yönünde baskı uygulamaları ve enerji alanında verilen Soğuk Savaş'ta “Batı cephesinde yer almasını” istemeleri, Türkiye'yi Rusya ile işbirliği yapmaktan vazgeçirmiştir.
Türkiye'nin de son aylarda enerji alanında atağa geçtiğini söylemek mümkündür. Türkiye bir taraftan İran ile İran ve Türkmen gazının Avrupa'ya ihracatı konusunda bir ön mutabakata varırken, diğer taraftan da Azerbaycan ve Irak ile işbirliğini öngören görüşmeler gerçekleşmiştir. Nitekim, Azerbaycan ile varılan ön mutabakat da hayata geçirildiği takdirde Azerbaycan gazı da Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupa'ya ihraç edilecektir. İran, Türkmenistan ve Azerbaycan gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya ihraç edilmeye başladığı takdirde, gerçekten de Türkiye “enerji koridoru” olma yönünde büyük bir adım atmış olacaktır. Bu bağlamda enerji kaynaklarına sahip ülkelerden ziyade Türkiye, Rusya'nın enerji oyunlarını kısmen de olsa bozacaktır.
Türkiye ile Rusya'nın enerji alanında karşı karşı kalacağı bir başka konu ise Irak petrolüdür. İşin ilginç tarafı, Moskova ile Ankara aynı günlerde farklı Irak yetkililerini ağırlayarak, enerji alanında işbirliği olanaklarını konuşmuşlardır. Moskova, Irak'daki petrol kuyularının işletilmesinde Lukoyl, Rosneft, Zarubejneft ve Neftegazeksport gibi Rus şirketlerinin yer almasını talep etmekte, bunun karşılığında da Irak'ın Rusya'ya olan 10 milyar dolarlık borcunun tamamen veya kısmen silinmesini teklif etmektedir. Şimdi ise Ruslar, yeniden Irak'a “dönmek” istemektedirler.
Türkiye nükleer enerji konusuyla 50 yıldan beri ilgileniyor. Daha önce nükleer santral kurmak için açılan üç ihale, başarısızlıkla sonuçlandı. Son ihale için 13 şirketin teklif aldı, yalnız Türkiye’nin ilk nükleer santral projesinin dördüncü kez yapılan ihalesine sadece Rus Atomstroyexport ve Inter Rao ile işadamı Turgay Ciner’in şirketi Park Teknik’in oluşturduğu grup teklif verdi

Rusya ve Dünya Enerji Sektörü
2000 yıllarından itibaren dünyada petrol tüketimi %7,5 artış gösterdi. Tüketim lideri- Asya-Pasifik bölgeleri olmuştur. Avrupa ve BDT ülkeleri ise hem Asya-Pasifik Bölgesinden, hem de Kuzey Amerika’dan geridedir. Avrupa- Rusya’nın en önemli petrol alıcısıdır.
Bugün dünyada petrol tüketim miktarın %70 gibi payı gelişmekte olan ülkeler almaktadır. Onların içinde lider olan- Çin, 5 yıl içinde 94 milyon ton yıllık tüketimi arttırıp, dünyada petrol tüketim miktarında %31 artışa neden oldu.
Gelişmiş ülkeler ise %29’luk artış getirdiler. Onların arasında lider olan ABD’dir. Japonya, Almanya ve İtalya ise petrol tüketimi azalttılar. Avrupa’da ise tüketim artışı sağlayan ülkeler: İspanya, Macaristan, Polonya ve Hollanda.
2003 yılından sonra üretici ülkeler bütün üretim ve ihracat kotalarını kaldırıp artan talebi karşılamaya çalıştılar. Rusya’da, Suudi Arabistan’da ve diğer ülkelerindeki üretim artışı; Kuzey Denizi’nde, Venezüella’da, Irak’ta ve Endonezya’daki üretim azalışı genel durumu dengeledi. Bazı ülkelerinde olan üretim azalmaların sebepleri askeri, politik ve teknolojik nedenlere bağlayabiliriz.
2000-2004 yılında Rusya dünyada en büyük petrol üreticisi konumunu aldı. OPEC’ ten 3 kat daha fazla üreten Rusya, böylece dünyada petrol sektöründe en önemli stabilizatör duruma geldi.

Rusya’da Gelecekte Üretim Tahminleri


2020 yılına kadar Rusya’da petrol üretimi 550–590 milyon ton/yıl üretim tahmin edilmektedir ve bunu özellikle yeni yatakların devreye alınması ile gerçekleştirecektir.
Şimdiye kadar Rusya’da 3 binden fazla petrol yatakları keşfedilmiş ve bunların yarısı işletilmektedir. Genelde bu kaynaklar karada bulunuyorlar. %90 doğal gaz rezervlerin ve petrolün yarısı Ural ve Batı Sibirya’da bulunmaktadır.
Uzun vadede Doğu Sibirya’da ve Uzak Doğu’da olan rezervler de işletmeye alınacak, özellikle sosyal-ekonomik açıdan baktığımızda Rusya’nın Asya ve Uzak Doğu’da stratejik politikaları göz önünde bulundurduğumuzda bu bölgeler büyük önem kazanacaktır.
Sahalın yarımadası, Barents, Baltik ve Hazar Denizleri- petrol ve doğal gaz açısından çok önemli bölgelerdir.
Rusya’dan ihracat miktarı hem üretime, hem de iç talebe bağlıdır. Tahminlere göre 2010 yılına kadar Rusya’da üretim artış hızı tüketim artış hızını geçecektir. Sonuç olarak da 2010 yılına kadar ihracat miktarı artacaktır. Sonra da ihracat miktarı sabit bir seviyeye ulaşınca, bu düzeyi koruyacaktır.

Enerji Transfer Sistemleri

Rusya enerji sektörün büyümesi büyük ölçüde Rusya’nın büyüklüğüne ve coğrafik konumuna bağlıdır. Coğrafik olarak Rusya 3 tane piyasaya bağlıdır: Avrupa, ABD ve Asya- Pasifik Piyaslarıdır.
Rusya’nın enerji stratejisinde bu bağlamda yeni güzergâhların geliştirilme planları bulunmaktadır. Avrupa’ya daha çok ihracat yapabilmesi için BTC boru hattı mevcuttur, Baltik Boru hattı ve Primorsk Limanı (62 milyon ton/yıllık) Uzak Doğu piyasasına ulaşabilmek için Tayshet-Pasifik Okyanus boru hatların sistemi mevcut( 80 milyon ton/yıllık)
ABD piyasasına çıkabilmek için uzun vadede Batı Sibirya- Barents Denizi transfer sistemi kurmayı amaçlamaktadır. Bu sistemin potansiyeli 80 milyon ton/yıl planlanmaktadır.
Bunun yanında Kazakistan’dan Hazar Denizi’nden petrol transferin büyümesi beklenmektedir( 67 milyon ton/yıl),günde 1,3 milyon varil.
Sonuç olarak bütün bu sistemlerin devreye girmesi ile birlikte 2010 yılına kadar Rusya transfer kapasitesi 303 milyon ton/yıl (6,1 milyon varil günde) ulaşacağını tahmin edilmektedir.
Rusya Petrol Şirketleri transfer sistemlerini kendileri geliştirmektedirler. Mesela “Lukoil” Hazar Denizi’nden İran’a petrol transfer etmektedir, “ Rosneft” ise Murmansk’a Kuzey Deniz yolu ile ulaştırmaktadır.
Rusya Transfer Sisteminin gelişmesi aynı zamanda da dünya piyasalarına petrol ihraç miktarları hem arttıracaktır, hem de güvenilir hale getirecektir.

Rusya’nın İç ve Dış Enerji Piyasaları
 Dış Piyasa
Rusya’nın en önemli petrol alıcısı Avrupa’dır. Şuanda Rusya’nın petrol ihracatının %93 oluşturmaktadır. Bu oran içine Batı ve Kuzey Avrupa, Akdeniz ülkeleri ve BDT ülkeleri de girmektedir.
Asya-Pasifik bölgelere olan ihracat devamlı artış göstermektedir. Bu piyasada önemli pay Çin almaktadır ve önemsiz miktarda ABD bulunmaktadır.
Gelecekte de Avrupa en büyük alıcı konumunu koruyacaktır. Rusya Avrupa’ya petrol ihracı devam etmekle birlikte, ABD, Asya ve Uzak Doğu pazarın payını da arttırmayı planlamaktadır.
 İç Piyasa
Rusya Dış tüketicilerin yanı sıra iç tüketimi de karşılanmaktadır. İç tüketim payı üretim içinde 1/3 almaktadır. Enerji ihtiyaçlarının tamamen karşılanabildiği halde, Rusya iç piyasalarında da fiyatlar dünya fiyatlarını takip etmektedir. Genel balansı vergilendirme politikalarıyla sağlanmaktadır.

Rusya Enerji Kaynakların Durumu

 Elektrik

2007 yılında Rusya’da toplam elektrik arzı 997,3 milyar KW/sattır. Elektrik tüketicileri bu şekilde dağılım göstermektedir: sanayi- %36, TEK- %18, konut-%15, kaçak- %11,5. 2003 yılında Rusya’da elektrik sektöründe rekonstrüksiyon süreci başlamıştır. 2007 yıldan itibaren Rusya elektrik sektöründe en önemli yabancı oyunculardan Alman firması E.ON ve İtalyan firması ENEL

 Nükleer
Nükleer enerji kaynakları ve teknoloji potansiyeli doğal gaz potansiyelinden düşük olduğu halde, Rusya’nın Avrupa Bölgesinde büyük önem taşımaktadır. Özellikle Kuzey-Batı bölgelerinde elektriğin %42’ye kadar nükleer santrallerde üretilmektedir.Genel olarak ise 2007 yılına kadar toplam üretildiği enerji miktarı 158,3 milyar KW/saat. Bu bütün enerji sisteminde % 15,9 pay almaktadır.
 Hidroenerji
Teorik olarak ülke 2295 milyar KW/saat hidro enerji potansiyeli bulunmaktadır. Bunun içinde 852 milyar KW/saat ekonomik olarak kanıtlanmıştır. Yalnız potansiyelin büyük bölümü Doğu Sibirya’da ve Doğuda bulunduğu için elektrik transfer zorluğu açısından yalnızca o bölgelerdeki sanayiler yararlanabilmektedir.2007 yılında hidro santrallerde üretildiği elektrik miktarı 177,7 milyar KW/saat. Toplam enerji payında % 17,8 gibi bir yer almaktadır.
 Petrol ve Gaz
90’lı yıllarda Rusya enerji sektörün temeli olan petrol ve gaz sektörü hızlı bir şekilde özelleştirildi. En önemli rezervler farklı sebeplere dayanarak özel firmalara geçti. 1997 yılında Rusya elinde bulunan firmaların sayısı az değildi, ama bu firmalar küçük ve verimsiz idi. Petrol fiyatlarında artışıyla birlikte devlet bu durumu düzeltmek istedi ve 2003 yılında “Yukos” adlı büyük özel petrol şirketi “Rosneft” adlı devlet şirketi ile alındı. Daha sonra, 2005 yılında, devlet şirketi olan “Gazprom” özel olan “Sibneft” şirketini satın aldı. Sonuç olarak 2004-2007 yılları arasında Rusya devleti toplam enerji sektöründe %16,41 payından %40,72 payına çıkmayı başardı.
Rusya enerji sektörünün temeli olarak, doğal gaz kalmaya devam ediyor.2005 yılında 590 milyar metre küp gaz çıkarıldı. İç tüketim miktarı 386 milyar metre küp ise yarısından fazlası gibi bir pay almaktadır. Toplam rezervler 47,82 trilyon metre küp ve ihracat miktarı 187 milyar metre küptür. İç boru hatları olan: “Orta Asya-Merkez”, “Kuzey Işık” ve “Kafkasya- Merkez” ve Avrupa’nın en büyük doğal gaz deposu olan “Kasimovskoe”(8,5 milyar m3) Rusya’da transfer güvenilirliğini arttırmaktadır. Bunun yanında 218’den fazla gaz istasyonları bulunmaktadır.
Doğal gazdan sonra önem açısından petrol sektörü gelmektedir. 2005 yılında 110 milyon ton petrol sadece iç piyasalarda tüketilmiştir. Bu toplam enerji tüketimi içinde %20 payı içermektedir. Ülkede 41 tane rafineri tesisi bulunmaktadır, toplam potansiyeli 300 milyon ton.Ama bir çok tesislerde teknoloji yetersiz ve eskidir. 2006 yılında 255 milyon ton bu rafinerilerinde işletilmiş.2007 yılında toplam karbon rezervleri 9,5 milyar ton ve ihracat miktarı 330 milyon ton/yıl ulaşmaktadır.
Rusya’nın en büyük petrol şirketleri:
Devlet: Rosneft, Transneft ve Gazprom
Özel: Lukoil, TNK-BP, Surgutneftegaz, Tatneft

RF Hidrokarbon Kaynakların Üretim ve Tüketimi 2006
(milyon ton eşdeğer petrol)
Petrol Doğal Gaz Kömür
Toplam Üretim 687,1 757,3 200,9
İhracat 355,3 234,1 64,2
İç tüketim 325,4 512,5 138,1
Kaynak: www.gks.ru/bgd/regl/b07_13/IssWWW.exe/Stg/d03/13-13.htm
Rusya istatistik Kurumu verilere dayanarak hazırlanmıştır.

 Kömür
Kömür sektörü biraz daha az öneme sahiptir, 2005 yılında enerji üretiminde %18 pay alarak 148 milyon ton kömür üretmiştir. Kanıtlanmış rezervler 2006 yılında 157 milyar ton ve ihracat miktarı 80 milyon ton/yıl.
En büyük kömür şirketleri:
Suek, Kuzbassrazrezugol, Yujkuzbasugol”,”Yujniy Kuzbass”
 Yenilenebilir enerji
Yenilenebilir enerji Rusya’da hemen hemen yok denecek düzeydedir. Büyük potansiyele sahip olmasına karşın, diğer ülkelere göre Rusya bu sektörü geliştirememiş. Bunu doğal gaz bolluğuna bağlayabiliriz.

Kaynaklar

1. T.C Moskova Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği(www.musavirlikler.gov.tr)
2. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (www.asam.org.tr)
3. RF İstatistik Kurumu (www.gks.ru)

Hazırlayan: Maria Kaban

Hiç yorum yok: